İngilizce edatlar dersleri - TOEIC® Hazırlık

İngilizcede bir edat (preposition), bir isim (veya bir zamir) ile cümledeki diğer unsurlar arasında bir ilişki kuran bir kelime (veya kelime grubu) olarak tanımlanır. Edatlar yer, zaman, yön, sebep, sahiplik, ajan, vb. gösterebilir.
- The book is on the table.
(Edat on, book ve table kelimelerini konum belirtmek amacıyla birbirine bağlar.)
Çoğu zaman edat, isimden veya zamirden önce gelir. Ancak modern İngilizcede, özellikle günlük konuşmada ve bazı deyimsel yapılarda, cümlenin sonunda bir edat kullanılmasına da izin verilir.
- What are you looking for?
(günlük konuşmada, cümle sonunda edat kabul edilir) - This is the house in which I grew up.
(daha resmi biçim, cümle sonunda edat kullanılmaz)
1. Yer Edatları
Yer edatları, bir kişinin veya şeyin uzaydaki konumunu belirtir.
Edat | Anlamı | Örnek |
---|---|---|
in | İçinde | She is in the room. |
on | Üzerinde (bir yüzeyde) | The book is on the table. |
at | Belirli bir noktada | We met at the bus stop. |
above | Üstünde (temas olmadan) | The painting is above the fireplace. |
over | Üstünde (üzerini kaplayarak) | She put a blanket over the baby. |
below | Altında (temas olmadan) | The temperature is below zero. |
under | Altında (temas olası) | The shoes are under the bed. |
beneath | Altında (edebi kullanımlı) | He hid the letter beneath his pillow. |
between | İki şey arasında | She sat between her two friends. |
among | Birden fazla şeyin arasında | He was among the crowd. |
amid | Ortasında (resmi/edebi kullanım) | They remained calm amid the chaos. |
inside | İçeride | She is inside the house. |
outside | Dışarıda | He waited outside the building. |
near | Yakınında | The school is near the park. |
next to | Yanında | She sat next to me. |
beside | Yanında (eş anlamlı) | He placed his bag beside the chair. |
by | Yanında | The house is by the river. |
adjacent to | Bitişik | The café is adjacent to the bookstore. |
behind | Arkasında | The car is behind the truck. |
in front of | Önünde | He stood in front of the mirror. |
before | Önünde (sıra veya kronoloji) | She arrived before noon. |
underneath | Altında (daha gizli anlam) | The keys were underneath the papers. |
opposite | Karşısında | The restaurant is opposite the cinema. |
within | Sınırların içinde | The package will arrive within two days. |
without | Olmadan | He left without his keys. |
against | Bir yüzeye dayanarak | She leaned against the wall. |
alongside | Yanında, boyunca | The ship sailed alongside the coast. |
« In » - « on » - « at »
-
« In » genellikle kapalı bir alanı veya coğrafi bir bölgeyi belirtmek için kullanılır. Bir sınır veya yüzeyin içinde olma durumuna vurgu yapar.
- She is in the kitchen.
- They live in France.
- The keys are in my pocket.
-
« On » düz bir yüzeyde veya yüzey olarak algılanan bir yerde kullanılır. Genellikle yüzeyle temas söz konusudur.
- The book is on the table.
- He sat on the bench.
- Her picture is on the wall.
-
« At » belirli bir nokta veya konum için kullanılır. Bu edat, belirli bir yerin içeriği veya yüzeyinden ziyade spesifik konumu vurgular.
- I will meet you at the bus stop.
- She is at the entrance.
- Let's meet at the restaurant.
« In », « on », « at » arasındaki farklar
- « At » kesin bir noktaya, belirli bir yere odaklanır (ör. at school, at home)
- « In » daha geniş bir kapalı alanı veya bölgeyi ifade eder (ör. in the room, in the house)
- « On » yüzey temasına veya bir düzlemdeki konuma vurgu yapar (ör. on the table, on the floor)
Özel durumlar: In the car / On the bus / On the train
- Araba için « in » kullanılır çünkü bu daha kişisel ve kapalı bir alandır.
- I’m in the car.
- Otobüs, tren, uçak, gemi için « on » kullanılır; çünkü içinde hareket edilebilir ve genelde toplu taşımadır.
- She is on the bus.
« Above » - « over »
« Above » ve « Over » ikisi de « üstünde » anlamına gelebilir, fakat:
- « Above » genellikle iki nesne arasında temas veya kaplama olmadan kullanılır.
- The painting hangs above the fireplace.
(temas yok, sadece üstünde)
- The painting hangs above the fireplace.
- « Over » genellikle bir hareketi veya nesnenin diğerini kaplamasını anlatır.
- He put a blanket over the baby.
(battaniye bebeğin üstünü kaplıyor)
- He put a blanket over the baby.
« Below » - « under » - « beneath »
« Below », « under » ve « beneath » hepsi « altında » anlamına gelir, fakat:
- « Under » bir şeyin başka bir şeyin altında olduğunu ifade etmek için en sık kullanılır.
- The cat is under the table.
- « Below » genellikle dikey mesafe olduğunda veya bir metin veya şemadaki daha altta bir pozisyon belirtmek için kullanılır.
- The temperature is below zero.
- « Beneath » daha edebi ve resmi bir kullanımdır, ayrıca figüratif anlamı da olabilir (ör. beneath one’s dignity)
- He hid the letter beneath his pillow.
« Between » - « among » - « amid »
- « Between » iki şeyin arasında olma durumunu anlatır.
- I’m standing between my two best friends.
- « Among » bir grubun arasında olmayı (iki veya daha fazla şey) belirtir, fiziksel olarak çevrilmiş olma zorunluluğu yoktur.
- She found a letter among the papers on her desk.
- « Amid » bir şeyin içinde ya da çevrelenmiş olduğunu belirtir (genellikle bir durum veya atmosfer). Bu edat daha resmi veya edebi kullanımlarda tercih edilir.
- They stayed calm amid the chaos.
« Across » - « Through » - « Along »
-
« Across » bir şeyi bir uçtan diğer uca geçmeyi ifade eder.
- They walked across the street.
-
« Through » kapalı bir alanın veya kütlenin içinden geçmeyi vurgular.
- We drove through the tunnel.
-
« Along » bir hat veya kenar boyunca bir hareket veya duruşu anlatır.
- She walked along the river.
2. Zaman Edatları
Zaman edatları, bir olayın ne zaman gerçekleştiğini, süresini veya sıklığını belirtir.
Edat | Anlamı | Örnek |
---|---|---|
in | Aylar, yıllar, yüzyıllar, günün bölümleri için | We met in July. |
on | Günler, kesin tarihler ve olaylar için | The meeting is on Monday. |
at | Saatler ve belirli anlar için | I will see you at 5 PM. |
by | Belirli bir zamandan önce (son tarih) | Finish the report by Friday. |
before | Belirli bir zamandan önce | I arrived before noon. |
after | Belirli bir zamandan sonra | Let's meet after lunch. |
until | Belirli bir zamana kadar | She stayed until midnight. |
till | Belirli bir zamana kadar (daha gayri resmi) | I'll wait till you arrive. |
since | Belirli bir zamandan beri | I have lived here since 2010. |
for | Belirli bir süre boyunca | They traveled for two months. |
during | Belirli bir dönem boyunca | It rained during the night. |
within | Belirli bir zaman diliminde | The package will arrive within 24 hours. |
from | Bir dönemin başı | We worked from 9 AM to 5 PM. |
to | Bir dönemin sonu | The shop is open from Monday to Friday. |
between | İki zaman arası | The event takes place between 3 PM and 5 PM. |
around | Yaklaşık o zaman | He arrived around noon. |
about | Yaklaşık o zaman | The class starts about 10 AM. |
past | Belli bir saatten sonra | It's past midnight. |
up to | Belli bir zamana kadar | The offer is valid up to the end of the month. |
as of | Belli bir zamandan itibaren | The policy applies as of next year. |
throughout | Bütün bir dönem boyunca | The song played throughout the concert. |
over | Belirli bir dönem boyunca | He stayed over the weekend. |
ahead of | Belli bir zamandan önce (daha resmi) | We must plan ahead of the deadline. |
« In » - « on » - « at »
- « In » genellikle uzun zaman dilimleri (aylar, yıllar, mevsimler, günün bölümleri) için kullanılır.
- in May, in 2025, in the morning
- He was born in 1990.
- It often rains in winter.
- « On » günler ve kesin tarihler için kullanılır.
- on Monday, on December 5th
- My birthday is on July 10th.
- We will meet on Christmas Day.
- « At » belirli bir anı belirtir.
- at 5:00 PM, at sunrise, at midday
- Let’s meet at noon.
- We usually have dinner at 7 PM.
« In », « on » ve « at » arasındaki farklar
- In the morning / in the afternoon / in the evening, fakat at night (deyimsel istisna).
- At the weekend (İngiliz İngilizcesi), on the weekend (Amerikan İngilizcesi).
« By » - « before » - « until » - « from ... to »
-
« By » bir son tarihi veya bitiş noktasını belirtir.
- Finish this report by Friday.
(en geç cuma günü) - I’ll be there by 6 PM.
(saat 6'da)
- Finish this report by Friday.
-
« Before » bir olayın veya anın öncesinde gerçekleştiğini anlatır.
- We must leave before sunset.
- Finish your homework before dinner.
-
« Until » bir eylemin veya durumun belirli bir zamana kadar süreceğini ifade eder.
- I stayed at the office until 7 PM.
- He waited till midnight.
(till, until'ın daha gayri resmi şekli)
-
« From ... to » bir dönem başlangıcı ve bitişi belirtir.
- I work from 9 AM to 5 PM.
- They were on vacation from Monday to Thursday.
« During » - « for » - « since »
-
« During », bir olayın hangi dönemde gerçekleştiğini belirtir, kesin süresi verilmez.
- He called me during the meeting.
- It rained during the night.
-
« For », süre belirtir.
- They studied for three hours.
- We lived in London for five years.
-
« Since », geçmişteki belirli bir başlangıç noktasından beri devam eden bir durumu anlatır.
- I have lived here since 2010.
- She has been waiting since this morning.
3. Yön veya Hareket Edatları
Bu edatlar bir hareketin nereye doğru gerçekleştiğini veya nasıl gerçekleştiğini anlatır.
Edat | Anlamı | Örnek |
---|---|---|
across | Bir uçtan diğer uca | He walked across the street. |
through | Kapalı bir alandan geçmek | The train passed through the tunnel. |
along | Boyunca | We walked along the beach. |
onto | Bir yüzeye doğru | He jumped onto the table. |
into | İçeriye doğru | She went into the room. |
out of | Dışarı çıkmak | He got out of the car. |
from | Hareketin başlangıç noktası | He came from London. |
towards | Bir yöne doğru | She ran towards the exit. |
to | Hedefe doğru | We are going to Paris. |
off | Bir yüzeyden ayrılmak | She fell off the chair. |
up | Yukarı çıkmak | He climbed up the ladder. |
down | Aşağı inmek | She walked down the stairs. |
beyond | Ötesinde | The town is beyond the hills. |
past | Önünden geçmek | She walked past the bank. |
around | Etrafında | They traveled around the world. |
« To » - « into » - « onto »
- « To » bir yöne veya hedefe doğru hareketi belirtir.
- I’m going to the store.
- He walked to the bus stop.
- « Into » birinin veya bir şeyin bir yere girdiğini vurgular.
- She poured the tea into the cup.
- « Onto » bir yüzeye doğru hareketi belirtir.
- He jumped onto the table.
« In » / « into » veya « on » / « onto » karışıklıkları
- « In » (durağan) ile « into » (içeriye doğru hareket) arasındaki fark:
- (durağan konum) : She is in the room.
- (hareketle içeri girme) : She walked into the room.
- « On » (durağan) ile « onto » (bir yüzeye doğru hareket) arasındaki fark:
- (durağan konum) : He stands on the stage.
- (yüzeye çıkma hareketi) : He jumps onto the stage.
In / To + ülke
- Bir ülkede bulunmayı anlatmak için « in » kullanılır.
- He lives in Spain.
- Bir ülkeye veya şehre hareketi anlatmak için « to » kullanılır.
- He moved to Spain last year.
« Around » - « About »
- « Around » veya « about » hareketin dairesel veya yaklaşık etrafında gerçekleştiğini belirtir.
- He wandered around the park.
- They walked about the city, exploring the streets. (daha edebi veya bölgesel bir kullanım)
4. Diğer Yaygın Edatlar ve Kullanımları
Edat | Anlamı | Örnek |
---|---|---|
with | Beraberlik, bir alet kullanımı veya bir şeyin yapılış biçimi | She wrote with a pen. / I went to the party with my friends. |
without | Bir şeyin yokluğunu belirtir | He left without his phone. |
by | Bir eylemin ajanı (passive voice), ulaşım şekli veya yakın konum | The book was written by Shakespeare. / We traveled by car. |
about | Bir konuşmanın konusu veya yaklaşık miktar | We talked about the new project. / There were about 50 people in the room. |
like | Karşılaştırma | She runs like a cheetah. |
as | Görev, rol veya karşılaştırma | He works as a teacher. / Do it as I showed you. |
except | Bir şeyin hariç tutulması | Everyone came except John. |
apart from | « hariç », « dışında » veya « ek olarak » anlamında | Apart from English, he speaks Spanish. |
instead of | Alternatif belirtir | Take tea instead of coffee. |
according to | Bilginin kaynağı | According to the news, it's going to rain. |
because of | Bir olayın nedeni | The flight was delayed because of the storm. |
due to | « because of »'dan daha resmi biçimi | The delay was due to technical issues. |
owing to | Sebep belirtir (daha edebi biçim) | The match was canceled owing to heavy rain. |
thanks to | Olumlu bir sebep belirtir | We succeeded thanks to your help. |
in spite of | Karşıtlık belirtir | He finished the race in spite of his injury. |
despite | « in spite of » ile eş anlamlı | She won despite the difficulties. |
instead | « of » olmadan değişim belirtir | I didn't take the bus. I walked instead. |
unlike | Farklılık belirtir | Unlike his brother, he loves sports. |
contrary to | Bir inanışa veya beklentiye karşı zıtlık belirtir | Contrary to popular belief, bats are not blind. |
regarding | Bir dokümanın veya görüşmenin konusunu belirtir | I have a question regarding your proposal. |
concerning | « regarding » ile eş anlamlı | He called me concerning the contract. |
apart | Ayrılık belirtir | They live far apart from each other. |
toward(s) | Soyut bir niyeti veya yönü belirtir | His attitude towards work has changed. |
beyond | Sınırın ötesinde (mecazi veya fiziksel) | This problem is beyond my understanding. |
against | Karşıtlık veya fiziksel temas belirtir | They are against the new policy. / She leaned against the wall. |
per | Sıklık veya oran belirtir | He earns $20 per hour. |
via | Ara bir nokta veya geçiş belirtir | We traveled to Italy via Paris. |
as for | Konuşmada yeni bir konu açar | As for the budget, we need to cut costs. |
as well as | Ek belirtir | She speaks French as well as Spanish. |
rather than | Tercih belirtir | I would stay home rather than go out. |
except for | İstisna belirtir | The report is complete except for a few details. |
« With » - « Without »
- « With » beraberlik, bir araç veya aletin kullanımı, bir şeyin nasıl yapıldığını belirtir.
- I went to the party with my friends.
- She cut the bread with a knife.
- « Without », birinin veya bir şeyin yokluğunu belirtir.
- He left without saying goodbye.
- I can’t live without music.
« By »
« By » çeşitli anlamlara sahiptir:
- Passive voice'da yazar veya yapanı belirtir.
- This book was written by J.K. Rowling.
- Bir eylemin yöntemi veya aracını belirtir.
- We traveled by car / by train / by plane.
- Konum belirtimi (yakınında, yanında)
- My house is by the river.
- Geçerken anlamında
- We walked by the park on our way home.
« About »
« About » hem « hakkında » hem « yaklaşık » anlamına gelir.
- We talked about the new movie.
(konuşmanın konusu) - There were about fifty people at the party.
(yaklaşık sayı)
« Like » - « As »
« Like » iki şeyi veya iki durumu karşılaştırmak için kullanılır.
- He runs like a cheetah.
« As » birden fazla anlamda kullanılabilir. Sık kullanılanı « olarak » anlamıdır.
- I work as a teacher. (öğretmen olarak)
« Like » ve « As » arasındaki fark
« Like » ve « as » bazen karşılaştırma için değiştirilebilir, fakat:
- « as » genellikle bir cümle başlatır (as if, as though)
- « like » doğrudan bir isim veya zamiri takip eder.
« Except » - « Apart from »
« Except » bir şeyi hariç tutmak için kullanılır.
- Everyone passed the exam except John.
« Apart from » « hariç, dışında » anlamına gelir ve bağlama göre dahil veya hariç tutma anlamı taşıyabilir.
- Apart from Monday, I’m free all week.
(Pazartesi hariç tüm hafta müsaitim) - Apart from that little issue, everything went fine.
(küçük bir sorun dışında her şey iyi gitti)
5. Özel Durumlar ve Tuzaklar
« At night » vs. « in the night »
« At night » genel olarak geceyi (günün bir zaman dilimi olarak) belirtmek için kullanılır.
- I usually sleep at night.
« In the night » ise gece sırasında, genellikle gecede meydana gelen belirli bir olayı anlatmak için kullanılır.
- It started raining in the night.
(belirli bir gece anına vurgu)
« Different from » - « different to » - « different than »
« Different from » en yaygın ve standart biçimdir.
- His style is different from mine.
« Different to » daha çok Britanya İngilizcesi'nde kullanılır
- This country is different to what I expected.
« Different than » ise Amerikan İngilizcesi'nde daha fazla kullanılır
- This result is different than I thought.
« Home » (sıklıkla) edatsız kullanılır:
Eve gitmek anlamında genellikle go home şeklinde, edat olmadan kullanılır.
✅ I’m going home.
❌ I’m going to home.
« Ask for something » (veya « ask something » değil):
Bir şey istemek için for edatı gereklidir.
- She asked for advice.
« Look at » - « look for » - « look after » - « look into »
« Look at » bir şeye bakmak anlamına gelir.
- Look at that beautiful sunset.
« Look for » bir şeyi aramak anlamına gelir.
- I’m looking for my keys.
« Look after » bakmak, ilgilenmek anlamına gelir.
- She looks after her younger siblings.
« Look into » incelemek, detaylıca araştırmak anlamına gelir.
- We need to look into this matter.
« Listen to » ve « hear »
« Listen to » dinlemek anlamındadır. Bir sesi dikkatle dinlemek için kullanılır.
- I’m listening to music.
« Hear » ise duymak anlamındadır; bir sesi aktif olarak dinlemeden, farkında olmadan duyma durumudur.
- I can’t hear you properly.
« Wait for » ve « wait on »
« Wait for someone/something » birini/bir şeyi beklemek anlamına gelir.
- I’m waiting for the train.
« Wait on someone » birine hizmet etmek anlamına gelir. Özellikle restoran bağlamında kullanılır ve nadirdir.
- He waited on tables during the summer.
(garson olarak çalışmak)
« Agree with » - « Agree on » - « Agree to »
« Agree with someone » birine veya bir görüşe katılmak anlamına gelir.
- I agree with you.
« Agree on a topic » belirli bir konuda anlaşmak anlamına gelir.
- We agreed on the best course of action.
« Agree to something » bir teklife veya öneriye onay vermek anlamına gelir.
- He agreed to help us.
« Depend on » ve « Depend of »
İngilizcede doğru kullanım depend on'dur
✅ It depends on the weather.
❌ It depends of the weather.
« Belong to »
Sahiplik belirtmek için « belong to » kullanılır
- This book belongs to me.
« Made of » - « made from » - « made out of » - « made with » bileşimi
« Made of » ham madde değişmeden kullanıldığında kullanılır.
- This table is made of wood.
« Made from » ham madde dönüştüğünde, aslı artık tanınmazsa kullanılır.
- Wine is made from grapes.
« Made out of » bir şeyin başka bir şeye dönüştürüldüğüne vurgu yapar.
- This sculpture was made out of scrap metal.
« Made with » genellikle yiyecekler için, ana bileşeni belirtir.
- This cake is made with chocolate.
Yanlış « to » ekleme veya çıkarma
Bazı fiiller to edatı gerektirir:
- listen to, belong to, object to
Bazı fiillerde ise to edatı gerekmez:
- attack someone, NOT attack to someone
Britanya İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasındaki farklar
- On the weekend (ABD) vs. At the weekend (Britanya).
- Different than (ABD) vs. Different from/to (Britanya).
Sonuç
Edatlar, TOEIC® sınavında değerlendirilen anahtar konular arasındadır. Puanınızı yükseltmek için şunlara dikkat etmelisiniz:
- Ana işlevlerini (yer, zaman, yön, vb.) iyi kavramak, böylece okuma ve gramer sorularında puan kaybetmemek.
- Anlam ve deyimsel kullanımdaki inceliklere (ör. look at, look for, vb.) dikkat etmek, bu tür ifadeler Reading ve Listening bölümlerinde sıkça karşınıza çıkabilir.
- İstisnalara ve bölgesel farklara (Britanya vs. Amerikan İngilizcesi) aşina olmak, çünkü TOEIC® farklı İngilizce türlerini içeren metinler ve ses kayıtları sunar.
Diğer Dersler
TOEIC® için diğer gramer dersleri şunlardır: